26 Ağustos 2010 Perşembe

En büyük Transfer(2)


Bu senenin en büyük transferi Serdal Adalı’dır. Bu takımda işler tıkır tıkır işliyorsa, takımda transferler doğru dürüst yapılıyor ve paralar saçılmıyorsa hiç kuşkusuz bunda en büyük pay sahibidir.




Quaresma gibi bir adamı 7,3 milyon €’ya almak yıllık 3,5 milyon €’ya ikna etmek,böyle bir yıldız transferini bu kadar ucuza kapatmak kesinlikle bir yöneticilik başarısıdır.

Bunun yanında takımın adı Guti ve Robinho ile anılıyorsa bu da Serdal Adalı ve onun vizyon sahibi bir yönetici olmasından kaynaklanmakta, Beşiktaş’ımızın problemlerini bilmesindendir. Ayrıca şu son dönemde Guti ve Robinho isimleri bu kadar dillendirilirken yaptığı “Şu an başka yabancı transferi gündemimizde yok. Kamp sonunda duruma göre bakacağız.” açıklaması ise kesinlikle bir zeka ürünüdür. Neden mi? Eğer şöyle bir şey dese sizce ne olurdu? “Evet Guti ile de Robinho ile de anlaştık ve ufak pürüzler kaldı onların giderilmesini bekliyoruz en kısa sürede İstanbul’a getireceğiz ve kampa katılacaklar.”

Evet ne olacağı çok belli değil mi sizce de? Elimizden çıkarmak istediğimiz Tello-Holosko-Zapo-Tabata gibi isimler için “bunların yabancısı zaten çok” denilecek ve hakettikleri bedelden çok çok düşük bedellere,yok pahasına gitmeyecekler mi sizce? Bu açıklama bile tamamen bir zeka ürünüdür. Dediğim bir olay vardı seçim zamanı. Yıldırım Demirören artık başkanlığı öğreniyor. Problem ise yanındaki çürükler. Bunlar zarar veriyor bunların gitmesi ve seçim listesindekilerin gelmesi ile daha iyi bir Beşiktaş olacaktır. Levent Erdoğan gibi isimler gidince yönetim düzeldi,vizyon genişledi,boşboğaz yöneticiler gitti yerine Serdal Adalı,Cengiz Zülfikaroğlu,Erdoğan Toprak,Mete Düren gibi oldukça elit isimler geldi.

Guti ve Robinho transferleri -Guti neredeyse kesin olmak üzere,Robinho için ise sponsor bulunur bulunmaz- gerçekleşecektir. Semih transferini ilk çıktığı gün hemen yalanlayan resmi site yalanlamadığı sürece umudunuzu taze tutun. Bu adamlar gelecek.

Son söz. Teşekkürler Serdal Adalı. Teşekkürler Cengiz Zülfikaroğlu. Ve bu isimleri kadroya kattığı için bravo Yıldırım Demirören.

Ethem Yiğit Gürer



Blogda bu yazıyı 27 Haziran tarihinde yani yaklaşık 2 ay önce yazmıştım.


ve bu yazıdan tam 1 ay evet tamı tamına 1 koca ay sonrası Guti HAZ. geldi. hem de öyle uçuk paralara da değil neredeyse Nobre kadar alıyor,Nihat'tan az alıyor. Bonservis bedeli ise yok!


Bu yönetim başarısı değil de nedir? ya da Serdal Adalı diyelim -ki Q7'de 100 bin € için kaç hafta beklediğini kendisi söylemedi mi?


ve dün de milli takımda Hiddink'in bankolarından olacağını hissettirdiği Romanya maçı kadrosuna aldığı Mehmet Aurelio ile anlaşıldı ve sözleşme imzalandı hem de bonservis bedeli bu adama da ödenmedi! yıllık alacağı ise sade ve sadece 750.000 € + 20 bin € maç başı ücreti. Bu da büyük eksiğimizin olduğu herkesin Uğur inceman'ın gitmesini istediği yarardan çok zarar verdiği önemli bölgeye sadece 1,5 milyon €'ya hem de Türk hem de milli müthiş bir alternatif oldu. Bu transfer de Serdal Adalı'nın ya da benim deyişimle Serdal Başkan'ın büyük bir icraatı. Sizce Demirören olsa bu transfer için 2 milyon €'lar havada uçuşmaz mıydı?


ve tekrar Q7 sürecini yaşıyoruz bir diğer transfer adayı Robinho için. Yalanlamalar-oldular-olmadılar-ilgileniyoruzlar-ilgilenmiyoruzlar ama ben yine de gelecek bu adam ve anlı şanlı Beşiktaş formamızı yıllardır içini doldurmakta zorlandığımız 10 numarayı sırtına geçirecek.


şimdi baştan sona son kez transferlerimizi yazıyorum(bu sene ve geçen sene)


Cenk Gönen 1 milyon €(kesin değil ama öyle gibi) -- bonservis
Quaresma 7,3 milyon € -- bonservis kendisine 3,5 milyon €(sanırım)
Guti bonservis yok kendisine ise 2,7 milyon €
Aurelio " " " " 750 bin € + 25 bin € maç başı
Ersan kiralık 400 bin alacaktı galiba


geçen sene;


Tabata 8 milyon € ---- 1,3 milyon €
İsmail 6,5 milyon € ---- ???
Rıdvan 750 bin € ---- ???


zaten 2'ye katlandı gerisini yazmaya gerek yok.


Arada kocaman bir FARK VAR;

Serdal Adalı


tek dileğimiz Haldun Üstünel'in başına gelenlerin onun başına gelmemesi...

6 Ağustos 2010 Cuma

Quaresma 3'lü "Çek"tirdi

Beşiktaş’ımız ilk dakikalarda çek rakibi Viktoria Plzen önünde yaklaşık 10 dk kadar baskı kurdu rakip kaleye gitti o civarda oynadı topu. Fakat Delgado’nun arapasında Quaresma’nın ilk dakikalardaki pozisyonu dışında etkili pozisyonlar bulamadık.

Daha sonra ise Viktoria Plzen biraz da sert oynamaya başlayarak oyunda dengeyi sağlamaya başladı ve oyun başa baş gitti. 25. dk’da Horvath’ın soldan ortasında geçtiğimiz yıllardan bariz şekilde kötü olan Ernst arkasındaki Plzen’liye kafayı vurdurunca yüreğimiz ağzımıza geldi fakat neyse ki top yandan auta çıktı.

Böyle gidecek diye bakarken 31.dk’da Bobo sahneye çıktı ve defans oyuncusu Navratil’den çaldığı topla kaleye doğru yöneldi. Ceza sahasına 1-2 metre kala kaleciyle karşı karşıya kalan ve gol atması işten bile olmayan Bobo’yu ancak devirmekte buldu çareyi Navratil. O dakikaya kadar pek de sahada olmayan Bobo belki de maçın kırılma anına imzasını attı ve rakibi 10 kişi bıraktı. Serbest vuruşu kullanan Quaresma’nın şutunu kaleci iki hamlede kontrol etti.

39. dk’da ise Quaresma Delgado’dan aldığı topla cezasahasına girdi ve Beşiktaşımız forması altındaki ilk “TRİVELA” golünü Plzen ağlarına bırakıverdi.

41.dk’da şık hareketlerle ceza sahasına girdi Necip ve müthiş bir topuk pası verdi Bobo’ya. Bobo da şutu attı fakat kaleci topu kurtardı savunma da kornere gönderdi.

45.dk’da ise 10 kişilik Plzen’in ilk ciddi atağı geldi ve Hakan Jiracek’in şutunu müthiş bir şekilde kurtardı. Bu kurtarışla da soyunma odasına 1-0′ın rahatlığı ve moraliyle girdi Kara Kartal’ımız.

İkinci yarıya başlarken bu pozisyonda sakatlanan Toraman’ın yerine Ferrari oyuna dahil oldu.

2. yarıda da Quaresma şov vardı. İlk yarıda sık sık karşi karşıya gelen Limbersky ve Q7 ikilisi 52.dakikada bir kez daha karşılaştı ve yine Q7′ye yaptığı hareket nedeniyle sarı kartı olan Limbersky 2. sarısını gördü ve takımı 9 kişi bıraktı. Beşiktaşımız ise daha da rahatladı bu dakikadan sonra ve Plzen kalemize gelemedi neredeyse.

İyice oyunun kontrolünü ele geçiren Beşiktaşımız 57. dakikada Quaresma’nın sağdan hareketlenerek ortasında Delgado’nun kafa vuruşuyla 2. golü buldu ve bundan sonra da tek kale maç oldu deyim yerindeyse.

Daha sonra ise o dakikaya kadar gözükmeyen Holosko’nun muhteşem şutuyla skor belirlenmiş oldu. Beşiktaşımız 3-0 öne geçti maç da bu skorla tamamlandı. Holosko ve Tabata’nın kaçırdığı pozisyonlar da akıllarda kalan diğer anlardı.

Maçın Yıldızı: Quaresma: Yaptığı çalımlar,ortalar,attığı gol(1),attırdığı oyuncu(2),attırdığı gol(3) ile sonuna kadar maçın yıldızı olmayı hak etti Ricardo Andrade Quaresma Bernardo!

Not:Bu takıma Guti HAZ katılınca çok daha iyi bir takım olacaktır.

Necip bu takımda banko oynar. Eğer Delgado kesilmeyecekse Guti gelince, Ernst’in yerinde de çok rahat oynar. Kendine şut becerisini de katmış. kralkartal.net’te geçen sezon şunu demiştim. Xavi tipi diyoruz ya işte Beşiktaş’ın Xavi’si..

Gideceklere gelirsek şu 2 maça da bakarsak eğer Hilbert oyunun daha fazla içindeydi. Fakat etkili değildi pek son hareketlerde. Holosko ise fazla gözükmemesine rağmen daha çok pozisyona girdi yeri geldi defansta top kesti. Bu onu 1 adım öne geçirir. Ki bugün oynadığına göre de bence kalacağa benziyor Holosko. Hilbert giderse şaşırmam.

Delgado bu takımdan gitmez. Tabata gider Delgado gitmez.

Yani bir forvet gelecekse eğer şu ana,şu zamana kadar oynanan oyunlara göre Fink(3-4 gün sonra buzluktan alınacak) -Sivok(donduruldu saymaya gerek yok ama yazalım) -Delgado-Bobo-Ernst-Zapo-Ferrari-Tabata-Holosko-Hilbert’ten gidecekler Fink-Tabata-Hilbert olmalıdır.

Schuster’in kararını ve olacakları merakla bekliyoruz.

Son Söz: Takım iyi yolda. İyi bir forvet daha alınırsa çok iş yaparız. Ben takımı beğendimBu arada Necip DMC değil tam bir MC. Çift önlibero oynamıyoruz yani.

27 Haziran 2010 Pazar

En büyük transfer!

Serdal Adalı

Bu senenin en büyük transferi Serdal Adalı'dır. Bu takımda işler tıkır tıkır işliyorsa, takımda transferler doğru dürüst yapılıyor ve paralar saçılmıyorsa hiç kuşkusuz bunda en büyük pay sahibidir.

Quaresma gibi bir adamı 7,3 milyon €'ya almak yıllık 3,5 milyon €'ya ikna etmek,böyle bir yıldız transferini bu kadar ucuza kapatmak kesinlikle bir yöneticilik başarısıdır.

Guti&Robinho

Bunun yanında takımın adı Guti ve Robinho ile anılıyorsa bu da Serdal Adalı ve onun vizyon sahibi bir yönetici olmasından kaynaklanmakta, Beşiktaş'ımızın problemlerini bilmesindendir. Ayrıca şu son dönemde Guti ve Robinho isimleri bu kadar dillendirilirken yaptığı "Şu an başka yabancı transferi gündemimizde yok. Kamp sonunda duruma göre bakacağız." açıklaması ise kesinlikle bir zeka ürünüdür. Neden mi? Eğer şöyle bir şey dese sizce ne olurdu? "Evet Guti ile de Robinho ile de anlaştık ve ufak pürüzler kaldı onların giderilmesini bekliyoruz en kısa sürede İstanbul'a getireceğiz ve kampa katılacaklar."

Evet ne olacağı çok belli değil mi sizce de? Elimizden çıkarmak istediğimiz Tello-Holosko-Zapo-Tabata gibi isimler için "bunların yabancısı zaten çok" denilecek ve hakettikleri bedelden çok çok düşük bedellere,yok pahasına gitmeyecekler mi sizce? Bu açıklama bile tamamen bir zeka ürünüdür. Dediğim bir olay vardı seçim zamanı. Yıldırım Demirören artık başkanlığı öğreniyor. Problem ise yanındaki çürükler. Bunlar zarar veriyor bunların gitmesi ve seçim listesindekilerin gelmesi ile daha iyi bir Beşiktaş olacaktır. Levent Erdoğan gibi isimler gidince yönetim düzeldi,vizyon genişledi,boşboğaz yöneticiler gitti yerine Serdal Adalı,Cengiz Zülfikaroğlu,Erdoğan Toprak,Mete Düren gibi oldukça elit isimler geldi.

Guti ve Robinho transferleri -Guti neredeyse kesin olmak üzere,Robinho için ise sponsor bulunur bulunmaz- gerçekleşecektir. Semih transferini ilk çıktığı gün hemen yalanlayan resmi site yalanlamadığı sürece umudunuzu taze tutun. Bu adamlar gelecek.

Son söz. Teşekkürler Serdal Adalı. Teşekkürler Cengiz Zülfikaroğlu. Ve bu isimleri kadroya kattığı için bravo Yıldırım Demirören.

22 Haziran 2010 Salı

Dünya kupasında iddaalıyız! 22.06.2010

Uzun bir süre sonra tahminlerimle yeniden buradayım
Tabii ki doğal olarak dünya kupasına odaklı olacak tahminler.

Bugünkü ilk maçlar;

FRANSA – GÜNEY AFRİKA / 17:00


Gruba bakıldığında Uruguay ve Meksika 4'er,Güney Afrika ve Fransa ise 1'er puandalar.İki takım da bu maçı artık ne yapıp edip kazanmak isteyecektir. Güney Afrika kupadan ilk elenen evsahibi olmamak için, Fransa ise gururu için oynayacak. Bu maçı kazanan ise diğer maçtan beraberlik dışı bir sonuç isteyecek. Bu maçta gol yiyen saldıracak gol atan ise kapanacaktır. Alt biter diye düşünüyorum. Tahmini skor 2-0 Fransa

MEKSİKA – URUGUAY / 17:00

Bu maçta ise beraberlik düşünüyorum. 2 si de beraberliğin yeteceğinin farkında ve fazla kasmayacaklardır. Skor: 1-1

Hilbert resmen Kartal!


Beşiktaş'ımızın Stuttgart'tan transfer edilen futbolcusu kendisini 3 yıllığına Beşiktaşlı yapan sözleşmeye imza attı. Gelecek sezon 9 numaralı formayı terletecek olan Roberto Hilbert yani Panzer #3 Beşiktaşımıza hayırlı uğurlu olsun..

21 Haziran 2010 Pazartesi

"Fil dişi"ni Brezilya'ya geçiremedi


Maç başlarken maçın Brezilya açısından zorlu geçmesini bekliyordum açıkçası. Belki de Robinho transferinin gündemimizde olmasından dolayı bir temenniydi bu.

Maç başlar başlamaz Brezilya beni yanılttı ve Robinho ile hızlı başladılar. Bencilliği sebebiyle güzel bir ataktan oldu daha ilk dakikalarda Brezilya.

Daha sonra yavaş yavaş Fildişi Sahili takımı oyunu eline geçirmeye hızlı ataklar geliştirmeye başladı ama son hareketleri gerçekleştiremedikleri için gol bulamadılar.


Sonra oyun yine dengelendi Brezilya pek oynamadığı bir anda Real Madrid'in yıldızı Kaka'nın müthiş bir ara pası ve Luis Fabiano'nun süper bir şutu ile üstünlüğü ele geçirdi.
Golden sonra da maç aynı şekilde devam ederken ilk yarı bu şekilde 1-0 Sambacılar'ın üstünlüğü ile tamamlandı.

2. yarıya hızlı başlayan Brezilya oldu bu sefer ve Luis Fabiano 3 kez aynı şekilde 3 defans oyuncusunun üzerinden topu aşırarak geçti ardından da golü 2. kez fildişi filelerine yollayıverdi. Yalnız golde fark edilmeyen bir şey vardı. Luis Fabiano topu eliyle indiriyordu. Tabii bu normal bir durumdu maçı yöneten kişi fransız hakem Stephane Lannoy olunca. Şimdi durum 2-0'dı


Dakikalar ilerledikçe Fildişi Sahili takımı sertleşmeye başladı moral bozukluğu nedeniyle. Ardından da Kaka'nın soldan pasına Elano'nun şutuyla 3-0 yapan golü gelince daha da sert bir hal almaya başladı maç. Bu sertlik nedeniyle de golü atan Elano bir süre sonra sakatlanıp oyundan çıkmak zorunda kaldı. Elano'yu bu maçlar sonunda elinden çıkarmak isteyen gs'li taraftarların neler hissettiğini anlayabiliyorum.




Fildişili oyunculardan Gervinho oyuna sonrada girdi ve biraz hareketlilik kazandırdı maça. Maçın bitimine 11 dk kala da Drogba güzel bir kafa vuruşu ile durumu 3-1'e getirdi ama Fildişi'nin oyunu bana hiç bir mucize yaratıp oyunu çevirecek gibi gelmiyordu nitekim de öyle oldu. Maçtan akıllarda kalan en önemli an ise Keita'nın tiyatrosu sonucu oyunu zaten elinden kaçırmış hakemin Kaka'ya kırmızı kart gösterdiği ve bizi grubun son maçında Kaka-CR9 kapışmasından mahrum bıraktığı andı.




Maçın yıldızı konusunda ise 2 adayım vardı: 2 asisti ile öne çıkan ve çok önemli bir anda Luis Fabiano'ya ilk golün,rahatlatan golün pasını veren Kaka Leite ile 2 gol atarak takımının galibiyetinde büyük pay sahibi olan Luis Fabiano. İkisini ayırt etmeden maçın yıldızları olarak görüyorum.



18 Mayıs 2010 Salı

Bank Asya 1. Lig Yükselme Grubu İlk Maçlar

Bank Asya 1. Lig Yükselme Grubu'nda Konyaspor ile Adanaspor Ali Sami Yen Stadı'nda karşı karşıya geldi. Oldukça zevkli ve çekişmeli geçen karşılaşmada gülen taraf 3-1'lik skorla Konyaspor oldu.

Tam bir taktik savaşı geçen zorlu karşılaşmada Konyaspor'a galibiyeti getiren goller, karşılaşmanın 50. dakikasında kaptan Ömer, 67. dakikasında Ufukhan ve 89. dakikasında Eser'den geldi. Adanaspor'un tek golünü ise 81. dakikada Talha kaydetti.

Karşılaşmanın 51. dakikasında Adanaspor'dan İlyas, 53. dakikasında ise Konyaspor'dan Eser'in bir topu direkten döndü.

Konyaspor, Adanaspor karşısında aldığı galibiyetin ardından Yükselme Grubu'ndaki puanını 3'e yükseltti ve Altay-Karşıyaka maçının da 0-0 bitmesiyle liderliğe yükseldi.

Konyaspor, 20 Mayıs Perşembe günü Altay ile Atatürk Olimpiyat Stadı'nda karşılaşacak.

Şampiyon Bursaspor!

Bursaspor'u gösterdiği bu büyük başarı nedeniyle kutluyor, Şampiyonlar Ligi'nde de başarılar diliyoruz.

31 Mart 2010 Çarşamba

Şampiyonluğa son 3...

Bu haftasonu tarihi bir maç daha yaşadık Beşiktaşımızın mabedinde İnönü Stadı'nda. Defansta Ferrari'nin büyük hatası sonucu daha 2.dakikada 1-0 geriye düştük. 22'ye kadar pek bir şey de oynayamadık. Ve Ernst'in dalışıyla kazandığı penaltıyı Ümit Karan ağlara bir kez daha göndererek takımını 2-0 öne geçirdi ve tribünler buz kesti. En azından yeni açığın bir bölümü öyleydi. Bağırmaya çalışıyorduk ama o maç başındaki coşkudan eser de kalmamıştı.

İşte 2-0'dan sonra Ekrem sağ bek, Toraman ön libero'ya geçince takım coşmaya,koşmaya,oynamaya başladı. Son haftalarda kötü oynuyor dediğimiz Ernst soldan,ortadan her atakta görev ve sorumluluk almaya,Fink şut denemesi,arapas denemesi yapmaya başladı. Ve nihayet 31. dakikada da Ekrem'in pasında Nihat'ın golü geldi ve taraftar da çevireceğiz demeye başladı. Ama öncesinde de Koray'ı müthiş bir müdahaleyle durduran ve Mehmet Yılmaz'ın kafasını çıkaran Rüştü'yü de alkışlamak lazım. Eğer o 2 kurtarış olmasaydı belki 3. golü yiyecektik ve maç bitecekti. Neyse golden sonra takım iyice bastırmaya başladı ve hemen 1 dakika sonra Fink karşı karşıya kaldığı pozisyonda kaleci Ivesa'ya nişanladı topu. Ardından Bobo düşürüldü ve penaltıyı çalamadı hakem. Daha sonra ise Bobo 1 gol daha buldu ama bu da ofsayt gerekçesiyle sayılmadı.

İkinci yarı ise herkeste bir umut vardı ve 5-10 dakikalık bir karşılıklı atak şeklinde geçen mücadeleden sonra Beşiktaş artık tek kale oynamaya,Uğur İnceman ve Holosko'nun girişiyle pozisyonlar bulmaya başladı. Kaptan Deli İbo'nun muhteşem ortasına kafa vuruldu ama Ivesa boyunun sayesinde onu da çıkardı ama Bobo o topu Ivesa'nın bacaklarının arasından ağlarla buluşturuverdi kafasıyla ve oyuna eşitliği getirdi.
Ve ardı arkası kesilmeyen ataklar sonucu ise ofsayt olsa da Bobo'nun pozisyonu, Bobo'nun pasında Holosko topu 3. kez ağlara gönderdi ve geri dönüş gerçekleşti.
Tarihte bu geri dönüşler sayılıdır ama Beşiktaş için öyle değil.Her zaman yaptığımız şey bu.

Geçen hafta Kasımpaşa maçı. Yer RTE Stadyumu. 1-0 geri düşen bir takım ve 2 dk'da 2-1 öne geçen ama defansif bir hatayla 2-2 biten bir maç.
Geçen sezon Kocaeli maçı. Yer:İnönü. Maçın başında yine 2-0 geriye düşen bir takım ve sonrasında gelen 5-2'lik bir zafer. Önceki sezon Kasımpaşa maçı Yer:İnönü Maçın başında yine 2-0 geriye düşen bir takım ve sonrasında gelen 4-2'lik bir zafer daha.
2002-03 yılı. Yer:İnönü. Rakip yine Kocaeli. Son 5 dk'da gelen 2 gol ve 1-0'dan 2-1 biten bir maç.

Şampiyonluğa gidilen yolda bu maçlar takıma ayrı bir motivasyon olur. Son 8 haftaya girilirken bu maçlar şampiyonluğun da habercisidir ve bu sezon da yine şampiyonlukla kapatılacaktır. Son 3 haftadayız. 3 hafta sonra Mustafa Denizli'nin de dediği gibi bu iş biter Kadıköy'de ve yalnız kalırız ve son haftaya kalmadan da Bursa maçı öncesi İnönü'deki Manisa maçında şampiyonluğu ilan ederiz.

20 Şubat 2010 Cumartesi

“Tamam mı devam mı?”

Evet yarın tam böyle bir maça çıkıyoruz

“Tamam mı devam mı?”

Olası bir mağlubiyet hatta beraberlik durumunda yarıştan kopacağız artık. Ve bu sezon da çekilmez bir hal alacak malesef. Çünkü yenildiğimiz takdirde fark 1 maç eksiğimizle 11′e çıkacak. Beraberlikte ise 1 maç eksikle 8′de kalacak.

Peki bu maç ne olur?

Şimdi son 13 seneye bir baktığımızda sadece 2005-06 sezonunda Cordoba’nın gönderilmesine neden olan 2-1′lik mağlubiyet dışında 1 mağlubiyet yok.

Son 3 sene de galibiyetimizle geçti. Rico Paşa ve Bobo’nun golleriyle 2-1′lik bir galibiyet geldi 2006-2007 yılında.Ayrıca bu Tigana’nın da ilk derbi zaferiydi.

2007-08 yılında ise Ertuğrul Sağlam ile şampiyonluk yolunda ilerlerken Nobre’nin kafası ile 1-0 almıştık bu maçı da.

Geçen yıl ise bir flashback yaşamıştık adeta. 2002-03 yılının bir kopyasıydı belki de. Sergen attı şampiyonluk geldi diyorduk ve sezon başında da bunun esprisini yapıyorduk fikstürü görünce “Delgado attı şampiyonluk geldi” şeklinde. Bu espriyi yapmamızın sebebi ise 33. haftaya denk gelmesiydi yine. Delgado sakatlandı belki. Belki oynayamadı ama yine aynı mevkiide oynayan yine yerli bir oyuncu golü attı ve şampiyonluk geldi 2-1′lük skorla. Golleri atan isimler Topal (k.k) ve Yusuf Şimşek’ti.

İşte bu veriler ışığında ümitleniyoruz. Derbiden galibiyet geleceğine kendimizi inandırıyoruz. Başka bir ihtimal de aklımızın şurasından geçmiyor belki de.Sir Alex Ferguson’ın bir sözü var : “ İstatistik mini eteğe benzer; çok şeyi gösterir ama asıl istenen şeyi göstermez” .

Bir de geçen haftaki futbola bakıyoruz. Gerçi olmayan bir şeye nasıl bakılır o da ayrı konu ama neyse.. Perşembe günü her ne kadar santrforsuz desek de Atletico Madrid karşısında pozisyonlar bulan, çok avantajlı bir skorla dönen bir Galatasaray’ı da görünce korkmuyor değilim. Ayrıca sayın Mustafa Denizli’nin Tabata’dan bir Xavi yaratma çabasını, hasta hallerini de görünce daha da bir ümitsizlik kaplıyor içimizi.Mustafa Denizli’ye taktik verecek de değiliz belki ama şu Tabata’yı bir özgür bıraksa Bobo’ya yakın bıraksa çok daha iyi olacak Gençler maçındaki gibi ama malesef olmuyor bu.

Bir 11 vermek gerekirse; Rüştü- Toraman-Sivok-Ferrari-İbrahim Üzülmez – Fink-Ernst-Nihat-Tabata-Yusuf-Bobo

Ferrari’nin savunmaya dönmesiyle de çok şey düzelecektir kanısındayım.

Son söz umarım Sir Alex Ferguson’ın dediği bu seferlik olmaz ve istatistik bize görmek istediğimizi gösterir ve bizim için güzel bir futbolla güzel bir sonuç olur Fenerbahçe maçında olduğu gibi..

Ethem Yiğit Gürer

kralcarsi.com ...

1 Şubat 2010 Pazartesi

Var mısın? Yok musun?

Biz Beşiktaşlıyız
Sizin Olsun Oyunuz
Cuma 20:15'te
Kutlayın Artık Biz Yokuz


Var Mısınız
Yokluğunuzu Hissettirmeye..?

Bir Beşiktaş taraftarı tarafından samimiyetini, aşkını ortaya koyan tüm Beşiktaş taraftarına çağrıdır; bulunduğumuz tribünleri 15. dakika itibariyle terk ediyoruz.

eksibesiktas.blogspot.com'dan alıntıdır...

31 Ocak 2010 Pazar

İddaa'da bugün (31.01.2010)

Manchester City-Portsmouth(+1) 1
Cagliari-Fiorentina 2
Parma-Inter 2
Juventus-Lazio 2-3 gol
Sevilla-Valencia Üst

NBA kuponu handikaplar sonrası yapılacak..

Beşiktaş'ta kader günü!

Ve büyük gün geldi çattı..

Bugün Akatlar Spor ve Kültür Kompleksi’nde Beşiktaş’ımızın 58. dönem başkan’ı ve yönetim kurulu seçilecek.

Adaylar; zamanında şu anki başkanın yönetim kurulu listesinde yer almış Murat Aksu ve şu an başkanlık koltuğunda oturan ve 5,5 sene içinde kulübü oldukça yıpratan, 63 transfer yapan ve bunların ancak yaklaşık 20 kadarından faydalanabilen ve sadece John Carew’in satışından para kazanan ve zarar etmeyen borcu da 10 katına çıkaran,kulübü kendisine borçlandıran, bunun yanında da başkanlığı döneminde 1 lig şampiyonluğu 3 Türkiye kupası şampiyonluğu,1 de TFF Süper Kupa şampiyonluğu kazanan, basketbol’a hareket getiren devamlı zirveye oynatan 1 yarı final 1 de final oynatma başarısı gösteren, hentbolda şampiyonluklar kazandıran Yıldırım Demirören..

Bakıldığında Yıldırım Demirören’in seçilmemesi için sebep çok. Ancak yönetim kurulu listesine bakarsak da daha avantajlı bana kalırsa. Ama bazı kişiler de Murat Aksu’nun listesinin sanıldığının aksine gayet iyi isimler olduğunu söylüyor.

Bugün mali kongre’de fitil ateşlendi. Murat Aksu ibra etmedi. Hasan Arat ve İbrahim Altınsay sert şekilde eleştirdi.Seçim çekişmeli geçeceğe benziyor.

Bu seçimde neler olacak-kim kazanacak bilmiyorum ama adaylar için şu söz tam yerinde olacaktır “aşağı tükürsen sakal,yukarı tükürsen bıyık”. Umarım kazanan Beşiktaş olur. Yoksa sonumuz pek hayırlı değil..

30 Ocak 2010 Cumartesi

İddaa'da bugün (30 Ocak 2010)



Monchengladbach-Werder Bremen Üst
Liverpool-Bolton Alt
Cardiff-Doncaster 1
Milton-Exeter 1

----------------------

Diyarbakırspor-Trabzonspor 2
Monaco-Nice 1
Nac Breda-VV Venlo 1
(+1)S.Gijon-Barcelona 2

Antalyaspor 0-1 Beşiktaş

¤ Maraton | iddaa ¤ BOBO'DAN ALTIN VURUŞ!.. ¤ Maraton | iddaa ¤ BOBO'DAN ALTIN VURUŞ!..

¤ Maraton | iddaa ¤ BOBO'DAN ALTIN VURUŞ!..

¤ Maraton | iddaa ¤ BOBO'DAN ALTIN VURUŞ!..

29 Ocak 2010 Cuma

Antalyaspor-Beşiktaş [29.01.2010] [20:00]




İlk 11'ler;

Antalyaspor

Ömer
Erhan
Yalçın
Batak
Orhan Ak
Jedinak
Korhan
Ertuğrul
Sergei
Necati
Tita

Beşiktaş
Rüştü
Toraman
Ekrem
Üzülmez
Sivok
Fink
Ernst
Tabata
Tello
Nihat
Bobo

İddaa'da bugün (29 Ocak Cuma)


Antalyaspor-Beşiktaş 2
Hamburg - Wolfsburg 1
Estudiantes - Arsenal Sarandi 1

Indiana - Cleveland Cavs iy - 2
New Jersey - Washington iy - 1
San Antonio - Memphis iy - 1

Zaccheroni Juve'de!


Ligdeki üst üste mağlubiyetler, Roma'ya karşı 1-0'dan gelen 2-1'lik mağlubiyet,yine Inter'e karşı aynı şekilde 1-0'dan kaybedilen maç, UEFA şampiyonlar Ligi'nden eleniş, gelecek sezon için bu hedeften uzak kalışın faturası ha gitti ha gidiyor ha gidecek denilen Ciro Ferrara'ya kesildi.
Yerine ise Inter,Milan,Lazio,Udinese gibi takımlarda da görev yapmış olan Zaccheroni getirildi. Anlaşma ise sadece sezon sonuna kadar yapıldı.
Bakalım Zaccheroni hedefe ulaştırabilecek mi Juve'yi?
Hiç sanmıyorum..

Kurtuluş Günü mü? Tutsaklığa devam mı?

Geldik artık kongre nin yapılacağı haftasonuna.Murat Aksu ve Yıldırım Demirören'e bakalım şimdi.

Murat Aksu güçlü bir yönetim listesi oluşturdu. İbrahim Altınsay gibi bir futboldan-yöneticilikten anlayan kişinin eşini yönetimine aldı. Sportif direktör olarak da sanırım Feyyaz Uçar veya Ali Gültiken düşünülüyor sanırım. Diğer isimler de önemli,paralı isimler olarak göze çarpıyor ama pek tanındığı söylenemez yöneticilik bakımından. Murat Aksu her gün bir programa,her gün bir kanala çıkıp projelerini,yapacakları şeyleri anlatıyor. Stad bakımından benim düşündüğüm gibi düşündüğünü söyleyebilirim. Her tribün tek tek yıkılacak ve yapılacak ve böylece maçlar da oynanmaya devam edilecek. Ancak eski açık yıkılmayacak. Gayet makul gözüküyor. Ama söylenenlere göre de şöyle bir olay var ; deprem güçlendirmesi adı altında yapılan bu çalışmada asıl depremden en çok etkilenen yer ve tehlikeli olan yer eski açık tribünü. Bu doğruysa eğer -ki doğrudur mutlaka- çok saçma bir çalışma olacak diyebiliriz. Bir de yenilenen stadda o taraf çok fazla sırıtacaktır.

Borç konusunda ise yıkılmayacak tarafa 25 yıllığına “milangaz tribünü” adı verir, Demirören’e olan borcu ise böylece kapatırız şeklinde açıklamaları ve Demirören’in “başkan seçilemezsem ertesi gün paramı alırım” açıklamasına karşılık “hangi borçla aldıysa o borçla devretsin anında ödemeye hazırım” şeklinde resti var.

Ayrıca takım konusunda ise özkaynağa döneceği şeklinde söylemleri de bulunmakta. Transfer planlaması da tanınmayan-keşfedilmemiş afrika-g.amerika ‘daki genç yeteneklerin yanına avrupadan 2-3 yıldız getirme yönünde. Bu da gayet olumlu bir şey. Bir nevi Porto yönetim şekli.

Buraya kadar Murat Aksu için her şey olumlu gözüküyor.

Yıldırım Demirören’e gelirsek eğer Fahrettin Curoğlu ve Metin Keçeli gibi 2 tane Süleyman Seba dönemi yöneticisi, Mete Düren gibi sağlık kuruluna gayet iyi işlev kazandıracak, Serdar Bilgili döneminde birlikte çalıştığı bir yönetici, Alaattin Aykaç gibi o çok ünlü Mubariz Mansimov’un Palmali Grubu’nun CEO’su bulunuyor.

Ayrıca Sportif Direktör olarak da “Sarı Fırtına” Metin Tekin’in geleceği söyleniyor. Metin Tekin’in gelmesi demek de bana altyapıya önem verilecek izlenimi edindiriyor.

Yaptıkları ortada Yıldırım Demirören’in şu zamana kadar ama yönetim kurulu listesi de bugünküne oranla çok çok çok iyi.

Yıldırım Demirören’in gelmesini,daha fazla başkan olmasını istemiyoruz büyük çoğunluk olarak ama yönetim listelerine de bakarsak da Yıldırım Demirören’in seçilmesi daha iyi olacak gibi gözüküyor.

Umarım Murat Aksu’nun listesindeki isimler bu isimlere oranla sadece kağıt üstünde böyle gözüküyordur, ve seçilirse eğer -ki onun seçilmesini daha çok istiyorum- başarılı br yönetim anlayışı ile hareket ederler ve gelen gideni aratmaz.

Ethem Yiğit Gürer