27 Haziran 2010 Pazar

En büyük transfer!

Serdal Adalı

Bu senenin en büyük transferi Serdal Adalı'dır. Bu takımda işler tıkır tıkır işliyorsa, takımda transferler doğru dürüst yapılıyor ve paralar saçılmıyorsa hiç kuşkusuz bunda en büyük pay sahibidir.

Quaresma gibi bir adamı 7,3 milyon €'ya almak yıllık 3,5 milyon €'ya ikna etmek,böyle bir yıldız transferini bu kadar ucuza kapatmak kesinlikle bir yöneticilik başarısıdır.

Guti&Robinho

Bunun yanında takımın adı Guti ve Robinho ile anılıyorsa bu da Serdal Adalı ve onun vizyon sahibi bir yönetici olmasından kaynaklanmakta, Beşiktaş'ımızın problemlerini bilmesindendir. Ayrıca şu son dönemde Guti ve Robinho isimleri bu kadar dillendirilirken yaptığı "Şu an başka yabancı transferi gündemimizde yok. Kamp sonunda duruma göre bakacağız." açıklaması ise kesinlikle bir zeka ürünüdür. Neden mi? Eğer şöyle bir şey dese sizce ne olurdu? "Evet Guti ile de Robinho ile de anlaştık ve ufak pürüzler kaldı onların giderilmesini bekliyoruz en kısa sürede İstanbul'a getireceğiz ve kampa katılacaklar."

Evet ne olacağı çok belli değil mi sizce de? Elimizden çıkarmak istediğimiz Tello-Holosko-Zapo-Tabata gibi isimler için "bunların yabancısı zaten çok" denilecek ve hakettikleri bedelden çok çok düşük bedellere,yok pahasına gitmeyecekler mi sizce? Bu açıklama bile tamamen bir zeka ürünüdür. Dediğim bir olay vardı seçim zamanı. Yıldırım Demirören artık başkanlığı öğreniyor. Problem ise yanındaki çürükler. Bunlar zarar veriyor bunların gitmesi ve seçim listesindekilerin gelmesi ile daha iyi bir Beşiktaş olacaktır. Levent Erdoğan gibi isimler gidince yönetim düzeldi,vizyon genişledi,boşboğaz yöneticiler gitti yerine Serdal Adalı,Cengiz Zülfikaroğlu,Erdoğan Toprak,Mete Düren gibi oldukça elit isimler geldi.

Guti ve Robinho transferleri -Guti neredeyse kesin olmak üzere,Robinho için ise sponsor bulunur bulunmaz- gerçekleşecektir. Semih transferini ilk çıktığı gün hemen yalanlayan resmi site yalanlamadığı sürece umudunuzu taze tutun. Bu adamlar gelecek.

Son söz. Teşekkürler Serdal Adalı. Teşekkürler Cengiz Zülfikaroğlu. Ve bu isimleri kadroya kattığı için bravo Yıldırım Demirören.

22 Haziran 2010 Salı

Dünya kupasında iddaalıyız! 22.06.2010

Uzun bir süre sonra tahminlerimle yeniden buradayım
Tabii ki doğal olarak dünya kupasına odaklı olacak tahminler.

Bugünkü ilk maçlar;

FRANSA – GÜNEY AFRİKA / 17:00


Gruba bakıldığında Uruguay ve Meksika 4'er,Güney Afrika ve Fransa ise 1'er puandalar.İki takım da bu maçı artık ne yapıp edip kazanmak isteyecektir. Güney Afrika kupadan ilk elenen evsahibi olmamak için, Fransa ise gururu için oynayacak. Bu maçı kazanan ise diğer maçtan beraberlik dışı bir sonuç isteyecek. Bu maçta gol yiyen saldıracak gol atan ise kapanacaktır. Alt biter diye düşünüyorum. Tahmini skor 2-0 Fransa

MEKSİKA – URUGUAY / 17:00

Bu maçta ise beraberlik düşünüyorum. 2 si de beraberliğin yeteceğinin farkında ve fazla kasmayacaklardır. Skor: 1-1

Hilbert resmen Kartal!


Beşiktaş'ımızın Stuttgart'tan transfer edilen futbolcusu kendisini 3 yıllığına Beşiktaşlı yapan sözleşmeye imza attı. Gelecek sezon 9 numaralı formayı terletecek olan Roberto Hilbert yani Panzer #3 Beşiktaşımıza hayırlı uğurlu olsun..

21 Haziran 2010 Pazartesi

"Fil dişi"ni Brezilya'ya geçiremedi


Maç başlarken maçın Brezilya açısından zorlu geçmesini bekliyordum açıkçası. Belki de Robinho transferinin gündemimizde olmasından dolayı bir temenniydi bu.

Maç başlar başlamaz Brezilya beni yanılttı ve Robinho ile hızlı başladılar. Bencilliği sebebiyle güzel bir ataktan oldu daha ilk dakikalarda Brezilya.

Daha sonra yavaş yavaş Fildişi Sahili takımı oyunu eline geçirmeye hızlı ataklar geliştirmeye başladı ama son hareketleri gerçekleştiremedikleri için gol bulamadılar.


Sonra oyun yine dengelendi Brezilya pek oynamadığı bir anda Real Madrid'in yıldızı Kaka'nın müthiş bir ara pası ve Luis Fabiano'nun süper bir şutu ile üstünlüğü ele geçirdi.
Golden sonra da maç aynı şekilde devam ederken ilk yarı bu şekilde 1-0 Sambacılar'ın üstünlüğü ile tamamlandı.

2. yarıya hızlı başlayan Brezilya oldu bu sefer ve Luis Fabiano 3 kez aynı şekilde 3 defans oyuncusunun üzerinden topu aşırarak geçti ardından da golü 2. kez fildişi filelerine yollayıverdi. Yalnız golde fark edilmeyen bir şey vardı. Luis Fabiano topu eliyle indiriyordu. Tabii bu normal bir durumdu maçı yöneten kişi fransız hakem Stephane Lannoy olunca. Şimdi durum 2-0'dı


Dakikalar ilerledikçe Fildişi Sahili takımı sertleşmeye başladı moral bozukluğu nedeniyle. Ardından da Kaka'nın soldan pasına Elano'nun şutuyla 3-0 yapan golü gelince daha da sert bir hal almaya başladı maç. Bu sertlik nedeniyle de golü atan Elano bir süre sonra sakatlanıp oyundan çıkmak zorunda kaldı. Elano'yu bu maçlar sonunda elinden çıkarmak isteyen gs'li taraftarların neler hissettiğini anlayabiliyorum.




Fildişili oyunculardan Gervinho oyuna sonrada girdi ve biraz hareketlilik kazandırdı maça. Maçın bitimine 11 dk kala da Drogba güzel bir kafa vuruşu ile durumu 3-1'e getirdi ama Fildişi'nin oyunu bana hiç bir mucize yaratıp oyunu çevirecek gibi gelmiyordu nitekim de öyle oldu. Maçtan akıllarda kalan en önemli an ise Keita'nın tiyatrosu sonucu oyunu zaten elinden kaçırmış hakemin Kaka'ya kırmızı kart gösterdiği ve bizi grubun son maçında Kaka-CR9 kapışmasından mahrum bıraktığı andı.




Maçın yıldızı konusunda ise 2 adayım vardı: 2 asisti ile öne çıkan ve çok önemli bir anda Luis Fabiano'ya ilk golün,rahatlatan golün pasını veren Kaka Leite ile 2 gol atarak takımının galibiyetinde büyük pay sahibi olan Luis Fabiano. İkisini ayırt etmeden maçın yıldızları olarak görüyorum.