26 Ağustos 2010 Perşembe

En büyük Transfer(2)


Bu senenin en büyük transferi Serdal Adalı’dır. Bu takımda işler tıkır tıkır işliyorsa, takımda transferler doğru dürüst yapılıyor ve paralar saçılmıyorsa hiç kuşkusuz bunda en büyük pay sahibidir.




Quaresma gibi bir adamı 7,3 milyon €’ya almak yıllık 3,5 milyon €’ya ikna etmek,böyle bir yıldız transferini bu kadar ucuza kapatmak kesinlikle bir yöneticilik başarısıdır.

Bunun yanında takımın adı Guti ve Robinho ile anılıyorsa bu da Serdal Adalı ve onun vizyon sahibi bir yönetici olmasından kaynaklanmakta, Beşiktaş’ımızın problemlerini bilmesindendir. Ayrıca şu son dönemde Guti ve Robinho isimleri bu kadar dillendirilirken yaptığı “Şu an başka yabancı transferi gündemimizde yok. Kamp sonunda duruma göre bakacağız.” açıklaması ise kesinlikle bir zeka ürünüdür. Neden mi? Eğer şöyle bir şey dese sizce ne olurdu? “Evet Guti ile de Robinho ile de anlaştık ve ufak pürüzler kaldı onların giderilmesini bekliyoruz en kısa sürede İstanbul’a getireceğiz ve kampa katılacaklar.”

Evet ne olacağı çok belli değil mi sizce de? Elimizden çıkarmak istediğimiz Tello-Holosko-Zapo-Tabata gibi isimler için “bunların yabancısı zaten çok” denilecek ve hakettikleri bedelden çok çok düşük bedellere,yok pahasına gitmeyecekler mi sizce? Bu açıklama bile tamamen bir zeka ürünüdür. Dediğim bir olay vardı seçim zamanı. Yıldırım Demirören artık başkanlığı öğreniyor. Problem ise yanındaki çürükler. Bunlar zarar veriyor bunların gitmesi ve seçim listesindekilerin gelmesi ile daha iyi bir Beşiktaş olacaktır. Levent Erdoğan gibi isimler gidince yönetim düzeldi,vizyon genişledi,boşboğaz yöneticiler gitti yerine Serdal Adalı,Cengiz Zülfikaroğlu,Erdoğan Toprak,Mete Düren gibi oldukça elit isimler geldi.

Guti ve Robinho transferleri -Guti neredeyse kesin olmak üzere,Robinho için ise sponsor bulunur bulunmaz- gerçekleşecektir. Semih transferini ilk çıktığı gün hemen yalanlayan resmi site yalanlamadığı sürece umudunuzu taze tutun. Bu adamlar gelecek.

Son söz. Teşekkürler Serdal Adalı. Teşekkürler Cengiz Zülfikaroğlu. Ve bu isimleri kadroya kattığı için bravo Yıldırım Demirören.

Ethem Yiğit Gürer



Blogda bu yazıyı 27 Haziran tarihinde yani yaklaşık 2 ay önce yazmıştım.


ve bu yazıdan tam 1 ay evet tamı tamına 1 koca ay sonrası Guti HAZ. geldi. hem de öyle uçuk paralara da değil neredeyse Nobre kadar alıyor,Nihat'tan az alıyor. Bonservis bedeli ise yok!


Bu yönetim başarısı değil de nedir? ya da Serdal Adalı diyelim -ki Q7'de 100 bin € için kaç hafta beklediğini kendisi söylemedi mi?


ve dün de milli takımda Hiddink'in bankolarından olacağını hissettirdiği Romanya maçı kadrosuna aldığı Mehmet Aurelio ile anlaşıldı ve sözleşme imzalandı hem de bonservis bedeli bu adama da ödenmedi! yıllık alacağı ise sade ve sadece 750.000 € + 20 bin € maç başı ücreti. Bu da büyük eksiğimizin olduğu herkesin Uğur inceman'ın gitmesini istediği yarardan çok zarar verdiği önemli bölgeye sadece 1,5 milyon €'ya hem de Türk hem de milli müthiş bir alternatif oldu. Bu transfer de Serdal Adalı'nın ya da benim deyişimle Serdal Başkan'ın büyük bir icraatı. Sizce Demirören olsa bu transfer için 2 milyon €'lar havada uçuşmaz mıydı?


ve tekrar Q7 sürecini yaşıyoruz bir diğer transfer adayı Robinho için. Yalanlamalar-oldular-olmadılar-ilgileniyoruzlar-ilgilenmiyoruzlar ama ben yine de gelecek bu adam ve anlı şanlı Beşiktaş formamızı yıllardır içini doldurmakta zorlandığımız 10 numarayı sırtına geçirecek.


şimdi baştan sona son kez transferlerimizi yazıyorum(bu sene ve geçen sene)


Cenk Gönen 1 milyon €(kesin değil ama öyle gibi) -- bonservis
Quaresma 7,3 milyon € -- bonservis kendisine 3,5 milyon €(sanırım)
Guti bonservis yok kendisine ise 2,7 milyon €
Aurelio " " " " 750 bin € + 25 bin € maç başı
Ersan kiralık 400 bin alacaktı galiba


geçen sene;


Tabata 8 milyon € ---- 1,3 milyon €
İsmail 6,5 milyon € ---- ???
Rıdvan 750 bin € ---- ???


zaten 2'ye katlandı gerisini yazmaya gerek yok.


Arada kocaman bir FARK VAR;

Serdal Adalı


tek dileğimiz Haldun Üstünel'in başına gelenlerin onun başına gelmemesi...

6 Ağustos 2010 Cuma

Quaresma 3'lü "Çek"tirdi

Beşiktaş’ımız ilk dakikalarda çek rakibi Viktoria Plzen önünde yaklaşık 10 dk kadar baskı kurdu rakip kaleye gitti o civarda oynadı topu. Fakat Delgado’nun arapasında Quaresma’nın ilk dakikalardaki pozisyonu dışında etkili pozisyonlar bulamadık.

Daha sonra ise Viktoria Plzen biraz da sert oynamaya başlayarak oyunda dengeyi sağlamaya başladı ve oyun başa baş gitti. 25. dk’da Horvath’ın soldan ortasında geçtiğimiz yıllardan bariz şekilde kötü olan Ernst arkasındaki Plzen’liye kafayı vurdurunca yüreğimiz ağzımıza geldi fakat neyse ki top yandan auta çıktı.

Böyle gidecek diye bakarken 31.dk’da Bobo sahneye çıktı ve defans oyuncusu Navratil’den çaldığı topla kaleye doğru yöneldi. Ceza sahasına 1-2 metre kala kaleciyle karşı karşıya kalan ve gol atması işten bile olmayan Bobo’yu ancak devirmekte buldu çareyi Navratil. O dakikaya kadar pek de sahada olmayan Bobo belki de maçın kırılma anına imzasını attı ve rakibi 10 kişi bıraktı. Serbest vuruşu kullanan Quaresma’nın şutunu kaleci iki hamlede kontrol etti.

39. dk’da ise Quaresma Delgado’dan aldığı topla cezasahasına girdi ve Beşiktaşımız forması altındaki ilk “TRİVELA” golünü Plzen ağlarına bırakıverdi.

41.dk’da şık hareketlerle ceza sahasına girdi Necip ve müthiş bir topuk pası verdi Bobo’ya. Bobo da şutu attı fakat kaleci topu kurtardı savunma da kornere gönderdi.

45.dk’da ise 10 kişilik Plzen’in ilk ciddi atağı geldi ve Hakan Jiracek’in şutunu müthiş bir şekilde kurtardı. Bu kurtarışla da soyunma odasına 1-0′ın rahatlığı ve moraliyle girdi Kara Kartal’ımız.

İkinci yarıya başlarken bu pozisyonda sakatlanan Toraman’ın yerine Ferrari oyuna dahil oldu.

2. yarıda da Quaresma şov vardı. İlk yarıda sık sık karşi karşıya gelen Limbersky ve Q7 ikilisi 52.dakikada bir kez daha karşılaştı ve yine Q7′ye yaptığı hareket nedeniyle sarı kartı olan Limbersky 2. sarısını gördü ve takımı 9 kişi bıraktı. Beşiktaşımız ise daha da rahatladı bu dakikadan sonra ve Plzen kalemize gelemedi neredeyse.

İyice oyunun kontrolünü ele geçiren Beşiktaşımız 57. dakikada Quaresma’nın sağdan hareketlenerek ortasında Delgado’nun kafa vuruşuyla 2. golü buldu ve bundan sonra da tek kale maç oldu deyim yerindeyse.

Daha sonra ise o dakikaya kadar gözükmeyen Holosko’nun muhteşem şutuyla skor belirlenmiş oldu. Beşiktaşımız 3-0 öne geçti maç da bu skorla tamamlandı. Holosko ve Tabata’nın kaçırdığı pozisyonlar da akıllarda kalan diğer anlardı.

Maçın Yıldızı: Quaresma: Yaptığı çalımlar,ortalar,attığı gol(1),attırdığı oyuncu(2),attırdığı gol(3) ile sonuna kadar maçın yıldızı olmayı hak etti Ricardo Andrade Quaresma Bernardo!

Not:Bu takıma Guti HAZ katılınca çok daha iyi bir takım olacaktır.

Necip bu takımda banko oynar. Eğer Delgado kesilmeyecekse Guti gelince, Ernst’in yerinde de çok rahat oynar. Kendine şut becerisini de katmış. kralkartal.net’te geçen sezon şunu demiştim. Xavi tipi diyoruz ya işte Beşiktaş’ın Xavi’si..

Gideceklere gelirsek şu 2 maça da bakarsak eğer Hilbert oyunun daha fazla içindeydi. Fakat etkili değildi pek son hareketlerde. Holosko ise fazla gözükmemesine rağmen daha çok pozisyona girdi yeri geldi defansta top kesti. Bu onu 1 adım öne geçirir. Ki bugün oynadığına göre de bence kalacağa benziyor Holosko. Hilbert giderse şaşırmam.

Delgado bu takımdan gitmez. Tabata gider Delgado gitmez.

Yani bir forvet gelecekse eğer şu ana,şu zamana kadar oynanan oyunlara göre Fink(3-4 gün sonra buzluktan alınacak) -Sivok(donduruldu saymaya gerek yok ama yazalım) -Delgado-Bobo-Ernst-Zapo-Ferrari-Tabata-Holosko-Hilbert’ten gidecekler Fink-Tabata-Hilbert olmalıdır.

Schuster’in kararını ve olacakları merakla bekliyoruz.

Son Söz: Takım iyi yolda. İyi bir forvet daha alınırsa çok iş yaparız. Ben takımı beğendimBu arada Necip DMC değil tam bir MC. Çift önlibero oynamıyoruz yani.